Mülkiyet, insanın güvenlik duygusunu besleyen önemli unsurlardan biridir. Bir ev sahibi olmak, birçok kişi için bir başarı göstergesidir. Ancak bu ev, içinde yaşam olmadığında, anlamını yitirmeye başlar. Hele ki, o evin sahibi, yakınını başka bir ülkede geçim sıkıntısı çekerken, zorluklar içinde yaşarken, evini boş tutuyorsa, mesele sadece taş duvarlardan ibaret kalmaz. Bu, vicdanla da ilgili bir meseledir.
Bir Ev Boşken, Bir Can Dolmuş Dertle
Birçok insanımız, ailesi başka ülkelerde ağır yaşam koşulları altında ezilirken, ülkemizdeki evlerini boş tutmayı tercih ediyor. Bu evler zamanla çürür, değer kaybeder; ama daha da önemlisi, bir hayatın kolaylaştırılabileceği bir imkân atıl bırakılır. Oysa o ev, bir yuva olabilir. Bir umut, bir nefes, bir çıkış kapısı haline gelebilir.
Neden Böyle Oluyor?
Bunun birkaç temel sebebi var:
Güven Kaygısı – Evin zarar görmesinden, kirletilmesinden, maddi değerinin düşmesinden korkuluyor.
Miras ve Aile İlişkileri – Aile içi huzursuzluklar, paylaşım kaygıları evin kullanılmasını engelleyebiliyor.
Sosyal Algı – “Benim evim, kimseye vermem” anlayışı, bir güç gösterisi haline gelmiş durumda.
Duyarsızlık – En acı sebepse bu: Yakınımızın gerçek derdine karşı hissizleşmiş olmak.
Oysa ki Paylaşmak Sadakadır
Dinimizde ve kültürümüzde paylaşmak büyük bir erdemdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurmuştur. Evlat, kardeş ya da dost… Kim olursa olsun, zulüm altındaysa ve sizin elinizde bir çözüm varsa, bunu kullanmamak hem insani hem de vicdani bir vebaldir.
Çözüm Önerileri
Evinizi Güvendiğiniz Yakınınıza Açın: Geçici ya da kalıcı olarak kullanmalarına izin verin. Hiçbir şey yapamıyorsanız, sembolik bir kira karşılığı oturmasına imkân tanıyın.
Vekâlet Vererek Yönetimi Kolaylaştırın: Uzaktaysanız, güvendiğiniz birine vekâlet vererek evinizi değerlendirmesini sağlayın.
Dayanışma Ağları Oluşturun: Aile içinde veya sosyal çevrede, bu tür evlerin ihtiyaç sahipleriyle buluşturulacağı bir platform kurun.
Toplumsal Bilinçlendirme Yapın: Mahalle bazlı duyurularla, kullanılmayan evlerin barınma ihtiyacı için değerlendirilebileceğini insanlara anlatın.
Belediye ve STK İşbirliğiyle Sosyal Konut Modeli Geliştirin: Boş duran özel mülklerin, gönüllü olarak ihtiyaç sahiplerine sunulabileceği bir sistem oluşturulabilir.
Sadece Taş Değil, Bir Hayat Verirsiniz
Unutmayalım, bir eve can girdiğinde sadece duvarlar ısınmaz, vicdan da huzur bulur. Eğer bir ev size aitse ama o ev boşsa ve bir sevdiğiniz başka bir diyarda eziliyorsa, o zaman sahipliğin anlamını tekrar düşünmek gerekir.
Evlerin değeri sadece piyasa rayiçlerinde değil, içinde yaşanan hayatlarla ölçülmelidir.
